Stockholm Sendromu nedir, hangi olayla başladı?

“`html

“Stockholm Sendromu” teriminin doğmasına neden olan banka soygunu ve rehin alma olayında yer alan suçlulardan biri olan Clark Olofsson, 78 yaşında hayatını kaybetti.

Ailesinin internet gazetesine yaptığı açıklamaya göre, Olofsson uzun bir hastalık sürecinin ardından 1973’teki olayla dünya çapında tanınan biri haline gelmiştir.

Olofsson’un ölümünün ardından, Stockholm Sendromu yeniden dikkat çekti. O, sendromun adını aldığı olayda yer alan soygunculardan biriydi.

Stockholm Sendromu, çok sayıda yüksek profilli rehin alma ve kaçırma durumlarıyla birlikte gündeme gelmiştir.

Bu kavram, en çok Amerikalı varis Patty Hearst ile birlikte anılmaktadır.

Patty Hearst, 1974’te solcu bir örgüt tarafından kaçırılmış ve militanlarla bağ kurarak bir banka soygunu gerçekleştirmiştir. Sonunda yakalanarak hapis cezasına çarptırıldı.

Ancak avukatı, o dönemde 19 yaşındaki Hearst’ün “Stockholm Sendromu” nedeniyle zihninin manipüle edildiğini savundu.

Bu tanım, rehinelerin kendilerini tutanlara karşı hissettikleri irrasyonel duygusal bağları tanımlamak için kullanılmıştır.

Herkes “Stockholm Sendromu” terimini bilse de, bu terimin kaynağı olan olay genellikle hatırlanmaz.

  • Çocukların aile sıralamasının kişilik gelişiminde etkisi var mı?

Altı gün süren rehine durumu

23 Ağustos 1973 tarihinde, 32 yaşındaki sabıkalı Jan-erik Olsson, Stockholm’deki bir bankayı soymak için harekete geçti ve üçü kadın dört banka çalışanını rehin alarak durumu kontrol altına aldı.

Olsson, hala cezaevinde olan eski dostu Clark Olofsson’un da katılmasını isteyerek onu yanına aldı ve ikili böylece soygun ve rehin alma olayında iş birliği yaptı.

Yıllar sonra Olofsson, bir gazeteye yaptığı açıklamada, ceza indirimi karşılığında rehinelerin güvenliğini sağlamak için içeriden çalışma yükümlülüğü getirildiğini ancak bunun yetkililer tarafından yerine getirilmediğini iddia etti.

Altı gün süren polis operasyonunda rehinelerin, Olsson ve Olofsson ile kurdukları bir bağ olduğu gözlemlenmiştir.

Bu tür bir davranış, “Stockholm Sendromu” teriminin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Terimin fikrinin sahibi olarak İsveçli kriminolog ve psikiyatrist Nils Bejerot’un adının geçtiği belirtilmektedir.

Şimdi, Stockholm’un Norrmalmstorg Meydanı’ndaki o olayda neler yaşandığını birlikte inceleyelim.

Rehinelerden Kristin Enmark, 2009 yılında verdiği bir röportajda “Tüm değerlerinizin ve etik anlayışınızın tamamen değiştiği bir durum” ifadelerini kullanmıştır.

Enmark, Olsson ile en yakın ilişkiyi kuran kişi olarak gösterilmektedir. Daha sonrasında, ikilinin nişanlandığına dair spekülasyonlar çıkmıştır.

Başbakan Olof Palme ile görüşme

Olofsson bir aşamada Enmark’ı, o dönemin İsveç Başbakanı Olof Palme ile görüşmeye ikna etmiştir.

Enmark, ikiliyle birlikte arabaya binerek kurtulmak için başbakana yalvarmış, “Clark ve soyguncu hakkında tamamen güveniliriz… Bize zarar vermediler. Aksine, oldukça iyi davrandılar. İster inanın ister inanmayın, burada oldukça keyifli vakit geçirdik” demiştir.

Enmark, anılarında Olofsson’un kendisine güvendiğini ifade ederek “Eğer ona güvenmeye karar verirsem başıma bir şey gelmeyeceğinden emin olacağımı söyledi. O zaman 23 yaşındaydım ve ölüm korkusu yaşıyordum” şeklinde yazmıştır.

Ayrıca, 2021’de BBC’ye verdiği bir röportajda “Stockholm Sendromu” terimini reddetmiş ve “Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yaptım” ifadelerini kullanmıştır.

Kuşatma, polisin çatıdan girdiği operasyonda Olofsson ve Olsson’u göz yaşartıcı gazla etkisiz hale getirerek sonlandırmasıyla sona ermiştir.

Rehineler, polisin vurmasından korkarak soygunculardan ayrılmayı reddetmişlerdir.

Ayrıca, ikili aleyhinde ifade vermeyi kabul etmemişlerdir.

Psikiyatrist Dr. Frank Ochberg, bu ilginç duruma odaklanmış ve 1970’lerde Amerikan Soruşturma Bürosu FBI ve Londra Polisi Scotland Yard’a sendromu anlatmıştır.

  • Zayıflama iğnelerinin pankreas sorunlarına yol açabileceği düşünülüyor.

‘Nadir rastlanan bir durum’

Ochberg’in karşılaştığı Stockholm Sendromu kriterleri şunlardır:

“Öncelikle insanlar ani ve korkutucu bir duruma maruz kalıyor. Daha sonra ise hayatta kalacaklarından şüphe duymaya başlıyorlar.”

“Bir tür çocuklaşma süreci geçirmeye başlıyorlar. Yiyecek verilmesi gibi küçük jestlere karşı, hayatta kaldıkları için ilkel bir minnettarlık hissediyorlar.”

“Rehineler, kendilerini tutsak eden kişiye karşı güçlü ve ilkel bir bağ hissediyorlar. Onları bu duruma sokan kişinin, yaşamalarına izin verecek olan kişi olduğuna inanıyorlar.”

Ancak Dr. Ochberg, bu tür olayların nadir olduğunu vurgulamaktadır.

Stockholm Sendromu, polislerin rehine müzakere kılavuzlarında uzun zamandır yer alsa da, New York Polisi’nde 35 yıl görev yapmış olan Hugh McGowan da bu durumu oldukça nadir olarak değerlendirmektedir.

McGowan, Rehine Müzakere Timi’nin baş müzakerecisiydi ve Al Pacino’nun başrolünü üstlendiği Dog Day Afternoon (Köpeklerin Günü) filmine ilham veren soygun olaylarının ardından bu ekip kurulmuştur.

  • Genç erkekler neden psikolojik destek aramaktan çekiniyor?

McGowan, “Eğer bunu söylersem çok zorlamış olurum. Psikolojide bazı insanlar aslında var olmayan bir sebep-sonuç ilişkisi arayışına girebiliyor” demektedir.

Oxford Üniversitesi’nden psikolog Jennifer Wild, bu görüşe katılmamakta ve “Ev içi şiddet gibi durumlar klasik bir örnektir. Genellikle kadınlar, şiddete maruz kaldıkları partnerlerine karşı bağımlılık geliştirmekte ve onlarla kalmaya devam etmektedir” demektedir.

“Çocuk istismarı da benzer bir durumu göstermektedir. Ebeveynler çocuklarına duygusal ve fiziksel zararda bulunduklarında, çocuk genellikle onlara karşı koruma içgüdüsü geliştirir ve ya sessiz kalır ya da yalan söyler.”

Olofsson, bu olay sonrasında suç hayatına devam etti ve yaşamının büyük bir kısmını hapiste geçirdi. Belçika’daki bir uyuşturucu davasi sonrası cezasını tamamladıktan sonra 2018’de serbest bırakıldı.

84 yaşında olan Jan-erik Olsson ise soygundan sonra herhangi bir suçtan hüküm giymemiştir. 15 yıl boyunca Tayland’da yaşadıktan sonra, ülkesine dönerek bir otomobil tamir dükkanı açmış ve daha sonra emekli olmuştur.

“`

Related Posts

İran kayıplarını uğurladı: Tahran’da binlerce kişi katıldı

İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden yetkililer ve bilim insanları için Tahran’da cenaze törenleri düzenlendi. Törene binlerce kişi katılırken “ABD’ye ölüm” ve “İsrail’e ölüm” sloganları atıldı. Törene, başta Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan olmak üzere çok sayıda üst düzey yetkili katıldı.

Klima yerine artık o tercih ediliyordu: Serinlemek isteyen kadın hayatını kaybetti

Şırnak’ın Silopi ilçesinde, klimanın haznesine su doldurduğu sırada elektrik akımına kapılan 49 yaşındaki Fatma Öngün, hayatını kaybetti.

Kılıçdaroğlu’na soğuk duş: Sadece 10 milletvekili destek verdi

CHP’de 30 Haziran’da görülecek Kurultay davasına sayılı günler kala bazı milletvekilleri eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na destek paylaşımında bulundu. Ancak destek veren vekillerin sayısı, kulislerde konuşulan rakamın çok altında kaldı.

Trump’tan piyasaları sallayan açıklama! ‘Çin’le anlaşmaya vardık’

Trump, Hindistan ile de kapsamlı bir ticaret anlaşması yapabileceklerini belirtti. BEYAZ SARAY’DA EKONOMİ DEĞERLENDİRMESİ Trump, Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent …

Kayseri’de feci kaza: 2 ölü

Kayseri’de otomobilin çarptığı 2 yaya yaşamını yitirdi.

AİHM, ırkçı kimlik kontrolü uygulayan Fransa’yı haksız buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir Fransız vatandaşını ırkçı kimlik kontrolüne tabi tutan Fransa’nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetti.